7 Aralık 2013 Cumartesi

BİRİYLE TANIŞMANI İSTİYORUM  

 Biriyle tanışmanı istiyorum... Hem de onu ilk gördüğün andan itibaren dikkatini çekmesini, gözünü ondan alamamanı istiyorum. Ona daha bi' dikkatle bakmanı, onunla göz göze gelmeni istiyorum. Onun gözlerindeki derinliğe kapılmanı, gözlerindeki o koyu tonu farketmeni istiyorum. Gözleri alabildiğince yeşil... Ona bakmaya devam etmeni istiyorum, asla kaçırma gözlerini ondan! Seni ilk gördüğüm, gözlerinin içerisine baktığım o an gelecek aklına. Beni göreceksin. Belki için burkulacak, derin bir iç çekeceksin ama... Ama kaçmasın hevesin, yanına gelecek o. Tanışacaksın, adını öğreneceksin.

   Biriyle tanışmanı istiyorum... Ona dair en ufak ayrıntıyı dahi merak etmeni, her şeyini öğrenmeni istiyorum. Onunla sabahlara kadar konuşmanı istiyorum. En son onunla konuştuktan sonra uyumanı, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte onun sesiyle açmanı istiyorum gözlerini. Moralinin bozuk olduğu bir günde senin yanında olduğunu, sana değer verdiğini görmeni istiyorum. Farkettirsin sana kendini... Üzerine titrediğim, canını sıkan ne varsa cımbızla çekip aldığım o geceler gelecek aklına. Beni arayacaksın. Belki onunla konuşurken telefon elinden düşecek, 'Neden?' sorusunu soracaksın kendine ama... Ama kapama o telefonu, sana değer verecek o. Anlatacaksın, anlık da olsa unutucaksın.

   Biriyle tanışmanı istiyorum... Onunla el ele tutuşmanı, yanından hiç ayrılmasın istiyorum. Kapının önünde seni saatlerce beklemesini, saat geç olduğunda ise seni eve bırakmasını istiyorum. Onunla beraber alışverişe çıkıp, beğendiğin ne varsa ona almanı istiyorum. Bir saat, bir T-shirt, belki de bir parfüm... Evet evet, bir parfüm. Sana beğendiği bir parfümü koklatmasını istiyorum. Tam da benim parfümüm... Burnunu boynuma dayayıp, saatlerce başını kaldırmadığın o an gelecek aklına. Beni özleyeceksin. Belki arkana bile bakmadan taksiye atlayıp eve gideceksin, göz yaşlarına hakim olamayacaksın ama... Ama al o parfümü ona, ona her sarılışında için cız etsin. Ona değil de sanki bana sarılıyormuş hissine bürün. Ağlayacaksın, canın yanacak.

   Biriyle tanışmanı istiyorum... Onunla baş başa kalmanı, ne senin ne de onun konuşmasını istiyorum. Dakikalarca birbirinize bakmanızı, tek bir kelime dahi etmemenizi istiyorum. Seni öpmek için dudaklarına yavaşça yaklaşmasını, onun dudaklarındaki sıcaklığı hissetmeni istiyorum. Öp onu... Seni ilk öptüğüm o an gelecek aklına. Sana zarar vermekten ödümün koptuğu, sana doyamadığım o an... Beni isteyeceksin. Belki geri çekileceksin, ona bu fırsatı tanıdığın için pişman olacaksın ama... Ama ona sarıldığında, kendini onun yanında bulduğunda, o minicik ayakların üşüdüğü zaman onun seni ısıttığında kalbin acısın istiyorum. Beni eskisi gibi sev demiyorum. Canın yansın, içinden bir şeyler kopsun istiyorum. Çok değil, az da olsa... Olur mu?

21 Ağustos 2013 Çarşamba

BENİ GÖRMEN LAZIM
               


   Ne yaparsam yapayım hep bir adım uzağımda kalıyor. Belki sandığımdan daha da fazla, bilemiyorum. Aslına bakarsan inanmak istemiyorum. Her neredeyse tutup kolundan yanıma getiremiyorum. Adeta elim kolum bağlanmış, değil getirip gözümün önüne koymak, yanına dahi gidemiyorum. Hiçbir yere gitmeyeceksin, gidemezsin edasıyla tembihlenmişim gibi sanki. Elimden hiçbir şey gelmiyor. Göremiyorum, ne yapıyor bilemiyorum.

   Anılar ve hayaller... Birbirini tamamlayan en büyük iki ahbap. Beni sana bağlı kılan, seni dilimden düşürmememi sağlayan, inancımı kaybetmemem için ellerinden geleni yapan en iyi iki dostum. 

   Olur da bir gün yolun gene düşerse yanıbaşıma, bizi biz yapan onlara bir teşekkürü çok görme olur mu? 

29 Haziran 2013 Cumartesi

    BELKİ BİR GÜN UNUTULACAĞIM

               
    Bir başkası gelip o ellerinden hiç bırakmayacakmış gibi tutabilir. Ama benim kadar sıkıca değil. Bir başkası gelip o sıcacık avuçlarının içerisinden öpebilir. Ama benim kadar içten değil. Bir başkaşı gelip seni uyurken izleyebilir. Ama benim kadar dikkatle değil. Bir başkası gelip o eşsiz kokunu keşfedebilir. Ama benim kadar erken değil. Bir başkası gelip o dudaklarının tadına varabilir. Ama benim kadar ürkerek değil. Bir başkası gelip o gözlerinden süzülen her bir damla yaşı silebilir. Ama benim kadar narin değil. Bir başkası gelip sana ruhunu okşarcasına iltifat edebilir. Ama benim kadar saatlerce değil. Bir başkası gelip sana kendini özel hissettirebilir. Ama benim kadar farklı değil. Bir başkası gelip hayatına dair ne varsa sana karışabilir. Ama benim kadar kıskanarak değil. Bir başkası gelip seni her şeyden kollayabilir. Ama benim kadar sakınarak değil. Bir başkası gelip hayatını değiştirebilir. Ama benim kadar aniden değil...

   Dilersen birlikte çekildiğimiz bütün fotoğrafları yırt at, uzak dur her bir karesinden! Dilersen gözlerinin içerisine bakarak sarfettiğim onca lafı unut, uzak dur her bir kelimesinden! Ama adımı unutma olur mu? Bırak kalsın hep aklının bir köşesinde...

   Aslında korkuyorum. Korkuyorum çünkü kalbin... Ya kendime artık orada yer bulamazsam diye içten içe yiyip bitiriyorum kendimi. Ya benim olan bir şeye başkası sahip olursa diye gece gündüz kemiriyorum beynimi. Ardından derin bir sessizlik beliriveriyor, ağzımı açıp tek bir kelime dahi edemiyorum. Yalnızca susuyorum. Adeta buz kesilmişcesine... Değil adımı, beni unutma demek istiyorum. Aslında avazım çıktığı kadar bağırmak, belki de haykırmak istiyorum herkese sesimi duyurmak için ama... Değil beni, bizi unutma demek istiyorum. 

   Bir başkası gelip seni sevebilir, hayatını sana adayabilir, seni kendisi dahil herkesten önde tutabilir. Ama hiçbir zaman benim kadar değil. Unutma olur mu? Hiçbir zaman ben gibi değil. 
  

21 Haziran 2013 Cuma

GÜNLERDEN BİR GÜN




   Sabahları gelip o kaldırsın beni. Yalnızca o... Kalkmamak için direneyim ama inat etsin, uyandırsın beni. Kafasına koymuş bi' kere... Üzerime atlasın, bin bir türlü şaklabanlıklar yapsın bana. Deliye döneyim; bağırayım, çağırayım..! Kıyamaz bana biliyorum, biraz daha uyumak için yalvarayım ona. 

   Sabahları odama ilk o girsin. O minicik elleriyle açsın üzerimdeki yorganı. O eşsiz kokusu sinsin odamın her bir köşesine. Uyanmak için saatimin alarmı yerine onun sesi olsun tek ihtiyacım olan. Yüzündeki o tebessümü hiçbir zaman kaybetmesin bana karşı. Hatta gıdıklayayım onu, kahkahalara boğulsun. İçimi okşasın adeta... Gözlerini ayırmasın hiçbir zaman üzerimden. Daima sakınsın beni, hem de her şeyden. Yüzümü avuçlarının arasına alsın, doyamasın sevmeye beni.

    Hayal etmek... Kurduğumuz hayallerin arkasına sığınmak ve bir umut gerçekleşmesini beklemek...

   Çok da bir şey istemiyorum aslında. Burnumu boynuna gömebilsem, büyüsüne kapılıp kendimi adeta onda kaybetsem yaa... Hep yanımda olsa, hep benimle kalsa...

   Yalnız bırakmadım. Hem de hiçbir zaman...

15 Haziran 2013 Cumartesi

KORKTUĞUM ARTIK BAŞIMA GELMESİN

   ... seni düşündüğü kadar sen onu düşünmüyorsan, böyle sevgi mi olur? Sana yaklaştığı ölçüde ona karşılık vermiyorsan, böyle saygı mı olur? Ona karşı hissettiklerin ile yaptıkların birbirini tutmuyor, yüzüne karşı söylediklerinle düşündüklerin birbirine uyuşmuyorsa, böyle sadakat mi olur? Onun yapmayacağına emin olduğun şeyleri yapıyormuş gibi görüyor ve bunu etrafındakilere aksettiriyorsan, böyle güven mi olur? Aynı hatalara sayısız kez imza atıyor ve bununla da yetinmeyip yalana başvuruyorsan... Ben hiç değişmedim, peki ya sen?

   Ben değil, belki sen unuttun ama ben seninle mutluydum... Beni en iyi tanıdığını söyleyen sen; artık şaşırtma beni!
KÜRİ



   İnsan sevince kıskanır. Sabah, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte gözlerini açtığı vakit aklına ilk o geldiği için kıskanır. Nereye baksa onu gördüğü, ne ile uğraşırsa uğraşsın aklında yalnızca o yer edindiği için kıskanır. Aldığı her lokmada, içtiği her damla suda ve yaktığı her sigarada onu anımsadığı için kıskanır. Anlatıların hiçbirine kulak asmayıp, 'Acaba şu an ne yapıyordur?' sorusunu kendisine defalarca kez sorduğu için kıskanır. Her gece yastığa kafasını koyar koymaz onu düşündüğü için kıskanır. Rüyalarını süslediği için kıskanır. Onun olduğu hissine kapıldığı için kıskanır. Yanında olduğu vakit heyecandan kendisine hakim olamadığı için kıskanır. Gözlerinin içerisinde adeta kendisini kaybettiği, o eşsiz kokusunun büyüsüne kapıldığı için kıskanır. O gülüşüne dünyaları değişmediği için kıskanır. Ellerini hiç bırakmayacakmış gibi sımsıkı tutup, o güzel yüzüne bakmaya kıyamadığı için kıskanır. Onu öpmeye doyamadığı, sarılırken zamanın durmasını istediği için kıskanır.

   İnsan unutamadığı için kıskanır. Gözünün önünde olamadığı, kendisini yanında bulamadığı için kıskanır. Yüzüne, gözlerine, o narin ellerine, kokusuna ve hatta sesine hasret kaldığı için kıskanır. Nefes alır gibi sürekli onu düşündüğü için kıskanır. Neler yaptığını, kimlerle görüştüğünü bilmediği için kıskanır. Sarıp sarmalayamadığı, içinden geçenleri aktaramadığı için kıskanır.

   Çok uzaktadır, aslında unutmak istemediği için kıskanır...

29 Mayıs 2013 Çarşamba


ÇÜNKÜ SUSMAK EN KOLAYI



   Öyle bir an gelir ki, o karşında beliriverir bir anda! Sanki günlerce ve hatta haftalarca bu anı bekliyormuşsun gibi... Gözlerine bakacak cesaretin olmasa bile karşında olduğunu bilmek yeter sana fazlasıyla. Yalnızca birkaç adım uzağında... İstesen gidip sarılabilirsin. Doyasıya öpüp o hasret kaldığın kokusuna kapılabilirsin tekrardan. Belki de ihtiyacın olan tek şey bu. Uzun zamandır hissedemediğin o teninin sıcaklığı... Birkaç saniye dahi olsa razısındır onu görmeye, belki de yalnızca sesini duymaya.

   Bazen içinden geçen onca şeyi söylemek istersin karşındakine, ama yapamazsın. Ağzını açıp tek bir kelime dahi edemezsin, adeta buz kesilmişcesine... Yalnızca susmakla yetinirsin.

   İçinde fırtınalar kopuyor. Dindiremediğin, engel olamadığın birkaç şey var sanki. Ama saklanırsın, belki de en kolayı bu olduğu için.