15 Haziran 2013 Cumartesi

KÜRİ



   İnsan sevince kıskanır. Sabah, güneşin ilk ışıklarıyla birlikte gözlerini açtığı vakit aklına ilk o geldiği için kıskanır. Nereye baksa onu gördüğü, ne ile uğraşırsa uğraşsın aklında yalnızca o yer edindiği için kıskanır. Aldığı her lokmada, içtiği her damla suda ve yaktığı her sigarada onu anımsadığı için kıskanır. Anlatıların hiçbirine kulak asmayıp, 'Acaba şu an ne yapıyordur?' sorusunu kendisine defalarca kez sorduğu için kıskanır. Her gece yastığa kafasını koyar koymaz onu düşündüğü için kıskanır. Rüyalarını süslediği için kıskanır. Onun olduğu hissine kapıldığı için kıskanır. Yanında olduğu vakit heyecandan kendisine hakim olamadığı için kıskanır. Gözlerinin içerisinde adeta kendisini kaybettiği, o eşsiz kokusunun büyüsüne kapıldığı için kıskanır. O gülüşüne dünyaları değişmediği için kıskanır. Ellerini hiç bırakmayacakmış gibi sımsıkı tutup, o güzel yüzüne bakmaya kıyamadığı için kıskanır. Onu öpmeye doyamadığı, sarılırken zamanın durmasını istediği için kıskanır.

   İnsan unutamadığı için kıskanır. Gözünün önünde olamadığı, kendisini yanında bulamadığı için kıskanır. Yüzüne, gözlerine, o narin ellerine, kokusuna ve hatta sesine hasret kaldığı için kıskanır. Nefes alır gibi sürekli onu düşündüğü için kıskanır. Neler yaptığını, kimlerle görüştüğünü bilmediği için kıskanır. Sarıp sarmalayamadığı, içinden geçenleri aktaramadığı için kıskanır.

   Çok uzaktadır, aslında unutmak istemediği için kıskanır...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder