21 Nisan 2012 Cumartesi

MEÇHUL


   Anıl 27 yaşında. Hiç ummadığı bir anda, hiç ummadığı şeylerle karşılaştı. Hepsinin bir arada olmasına imkan vermediği nice şeyler... Sabah balkona çıkıp güneşe tebessüm ile bakışları, yerini umutsuzluğa, karamsar düşüncelere bıraktı. Sabahları izlediği haber programlarına bakmaz, en sevdiği dergileri okumaz oldu. Her gün evinden çıkmadan önce tekrarladığı   "Umarım bugün güzel geçer."  cümlesinin yerini, "Umarım bugün bir an önce geçer." temennisi devraldı.

   Ailesini 1.5 ay önceki trafik kazasında kaybetti. Aşık olduğu kız, 3 hafta önce terk etti kendisini.  Son zamanlarda kendisine olan tutumlarından dolayı en yakın dostlarının üzerlerini birer birer çizdi, hiçbiriyle konuşmaz oldu. Aslında hiç kimseyle konuşmaz oldu. Herkese adeta küsmüş gibi... Sokağa çıkıp yürümeye başladığı anda insanların yüzüne değil, yere bakar oldu. "Bir an önce işlerimi halledeyim de eve döneyim." edasıyla attı her adımını. Aynaya bakmadı, bakamadı. Geçmişi hatırlamaktan, kendisiyle yüzleşmekten korktu. Aslında belki suçu da yoktu. Ama olan olmuştu. Kabullenmekten başka çaresi yoktu. Ama bir şey biliyordu. Bunca yaşanan şeye rağmen bildiği  bir şey vardı. O da her şeyin kaldığı yerden devam ettiği. Ne olursa olsun devam ettiği! Karşısına neler çıkacağını bilmeden, yorgun bir şekilde yaşamaya devam ettiği...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder